|  Giriş Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle 
 
   
Köşe Yazıları

  

 
'Yumurta atmak da hak'

'Yumurta atmak da hak'


Ceza Hukuku Profesörü Bıçak: Karanfil ve gül atmak kadar yumurta atmak da bir haktır
(Mine Şenocak, Gazete Vatan, 13.12.2010) 'Yumurta atmak da hak' Polis Akademisi Ceza Hukuku Profesörü Bıçak: Karanfil ve gül atmak kadar yumurta atmak da bir haktır. Onadığımız davranışları nasıl ki karanfil, gül atarak gösteriyorsak, onamadığımız davranışları da domates, yumurta atarak gösterebiliriz. Siyasetçiler ise nasıl ki çiçek atıldığında haz duyuyorlarsa, yumurta atıldığında da bunu 'Demokrasinin cilvesi"™ deyip tolere etmeyi bilmeliler... Dünkü konuşmamızda, "Zannediyorum Başbakan"™ı danışmanları yanlış yönlendiriyor. Başbakan, ifade özgürlüğü mağduru olmuş bir kişi, bu gençlerin de ifade özgürlüğünü kullanmaya çalıştıklarını birisinin Başbakan"™a söylemesi gerekir. Bizim 'Attan düşenin halini attan düşen anlar"™ diye bir deyimimiz var, bu göstericilerin halini en iyi anlayacak kişi Başbakan"™ın bizzat kendisidir" demiştiniz... Evet... Üstelik Başbakan"™a uygulanan yaptırım da gençlere uygulanana benziyor. Yani gaz sıkma gibi değil ama onun da hürriyeti kısıtlanmıştır, hapse konularak... Dolmabahçe"™de ise bir göstericiye tekme atılmıştır, öbürüne yumruk... Karşılaşılan muameleler değişebilir ama neticede niçin bu muamele ile karşılaşıyorsunuz? İfade özgürlüğünü kullandığınız için. Oysa şiddete başvurulmadıkça ifade özgürlüğünü kullanmak hiçbir zaman suç oluşturmaz. Oradaki sınır şiddettir, şiddet çağrısıdır. Yani büyük kitleler toplanmışsa, "Haydi şurayı yakalım, yıkalım" şeklinde söylemler varsa, polis müdahele edebilir... Ama oradaki grup çok küçük, 70 kişilik grubun etrafına siz 150 polisi ve panzeri koymuşsanız zaten görsel olarak bu caydırıcı olacaktır. Bunları göstermeniz yeterlidir, bizzat kullanmanız şart değildir. O gösteride yediği tekmelerle bebeğini kaybettiğini söyleyen genç bir kız var. Dolayısıyla burada polisin işlediği bir suç var. Sizce ne yapılmalı? Bir kere, o olayı müfettişlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve bağımsız kurumların incelemesi lazım. Ülkemizde bunu inceleyecek TBMM İnsan Hakları Komisyonu var. Ama bu olayın üzerinden kaç gün geçti, hiç seslerini duymadık. Dolayısıyla çok geç kaldılar. Oysa TBMM İnsan Hakları Komisyonu geçmişte çok önemli işler yaptı. Görevini çok iyi yapan bir hanımefendi vardı; Sema Pişkinsüt... Karakolda bulduğu işkence aletini aldı, Meclis"™e getirdi. Büyük raporlar hazırlandı, yani bu komisyon geçmişinde çok etkin olan bir komisyon. Kamuoyu desteğini alabilecek bir komisyon, ama bu olayda zayıf kaldı. Zayıf kalmasının da sebebi şu sanıyorum; Türkiye"™nin yine temel bir sorunu, yasama ve yürütmenin iç içe geçmiş olması. Ülkemizde sekiz yıldır tek parti hükümeti var ve bu parti hem yasamayı kontrol ediyor hem de yürütmeyi... Ama bunu bir tarafa koyalım, İnsan Hakları Komisyonu"™nun bir inceleme yapıp, olayın tarafları ile görüşmesi, varsa MOBESE kayıtlarını, basının elindeki görüntüleri, polisin kendi çektiği kamera kayıtlarını inceleyip, tam olarak ne olmuş, bunu ortaya koyması, rapor halinde kamuoyunun bilgisine sunması lazım. Ama onlar da bağımsız hareket edemiyorlar diyorsunuz... Evet, bu Türkiye"™nin bir gerçeği maalesef. TBMM İnsan Hakları Komisyonu dışında bu olayı inceleyecek bir başka kurum da, benim iki yıl başkanlığını yaptığım Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı. Benim zamanımda böyle bir olay olduğu zaman, haberimiz olur olmaz müfettiş görevlendirirdik. İnsan Hakları Başkanlığı hala var, ama bizim zamanımızdaki etkinliği yok. İnsan hakları konusunda bir durma, hatta bir geriye gitme var. Ben o zaman da "Bu yapıyla çalışılamaz" demiştim. Çünkü direkt siyasi iradeye bağlısınız. Akademisyen olduğum için herhangi bir memnuniyetsizlik durumunda nasıl olsa kurumuma, hocalığıma dönerim diye düşünüyordum, bu bana bir rahatlık sağlıyordu. Neticede de öyle oldu. İki yıl boyunca çalışmalarımıza hiç müdahele ettirmedim. Her olayda müfettiş de görevlendirdim, onu da yaptım, bunu da yaptım. İki yılın sonunda da, "Bu yapı ile olmaz. Bu yapı ancak kişisel kahramanlıklar üzerine yürür ve herkes de kahraman olamaz. İnsan Hakları Ulusal Kurumu kurulması lazım" dedim, bunun tasarısını hazırladım. İnsan Hakları Ulusal Kurumu Kanunu"™nu hazırladım. Kuruluş için paramız yoktu, Danimarka Dışişleri Bakanlığı"™ndan 3 milyon euro finansman buldum. Bir proje geliştirdim, her şey hazırken hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, o dönemki Başbakanlık Müsteşarı "Gerek yok" dedi. Başbakanlık Müsteşarı kimdi o dönem? İsmini vermeyeyim şimdi ama onun hayır demesi üzerine bu iş rafa kalktı. Ben de "Böyle yürümez bu iş" dedim ve ayrıldım 2005"™te. İnsan Hakları Başkanlığı devreye girmeliydi şu ana kadar. Ama maalesef orada Titanic gibi sulara gömülmüş vaziyette. Hiçbir faaliyetlerini duymuyoruz. Peki bu tür olayların bir daha yaşanmaması için ne yapmak lazım? İçişleri Bakanı"™nın hemen bir genelge yayınlaması lazım. Bu genelgede gösteri yürüyüşünün genel bir hak olduğu, izne tabi olmadığı, gösteri yapmanın bir suç teşkil etmediği, barışçıl gösterilere karşı müsamaha ve hoşgörülü davranılması gerektiği çok açık, net bir şekilde belirtmeli, siyasi iradenin mensupları da kamuoyuna açıkça bu olayları kınadıklarını deklare etmeli. Tabii bir de, polislerin operasyonel bağımsızlığı sağlanmalı ve çalışma koşulları iyileştirilmeli. "MÜLKİYELİLER YUMURTA YERİNE SÜT ATABİLİRDİ!" Peki, yumurta atma ifade özgürlüğü ile ne kadar bağdaşıyor? Kitle iletişimi söz konusu burada. Mesela siyasetçi bir meydan mitingi düzenliyor, meydan mitinginde kitlelerle sadece söz yoluyla iletişime girmiyor, aynı zamanda objeler kullanıyor. Dinleyicilere karanfil, gül, çiçek atıyor. Dolayısıyla nedir bu? Bir sevgi gösterisidir. Sempati kazanmaya çalışıyor. Karanfil, gül atarak muhatabına bir mesaj veriyor. Aslında gül de tehlikeli; yani dikeni veya sapı insanın gözüne gelebilir, kişinin yaralanmasına neden olabilir. Aynı şekilde, diyelim ki siyasetçiler konvoyla yoldan geçerken kalabalıklar da onlara çiçek atıyor. Siyasetçiler de bunu sevgiyle karşılıyor. Bu, davranışı onadığımızı gösteriyor. Dolayısıyla onadığımız davranışı sadece sözle değil, objelerle gösterebiliyorsak, onamadığımız davranışları da objelerle gösterebilmemiz lazım. Peki bu obje ne olmalı? Bu obje kişiye zarar vermeyecek, yumuşak bir şey olabilir. Şu ana kadar akıllara gelen, domates, yumurta, çünkü bunlar kişinin gözü gibi hassas yerlerine gelmedikçe zarar vermeyecek şeyler; tabii kullanırken abartmamak kaydıyla... Yumurta yemeyi de demokrasinin bir cilvesi, güzelliği olarak karşılamak gerekiyor. Nasıl ki siyasetçiler gül, karanfil atılmasından büyük haz duyuyorlarsa, elbette üzüleceklerdir ama kendilerine yumurta atılmasını da tolere etmeyi bilmeliler. Siyasette insanlar belli noktalara geldikten sonra vatandaşla aralarına bir set çekiyorlar, kendileriyle iletişim kurulmasını engelliyorlar. Dolayısıyla bu iletişim kanalları olmayınca, bu tür yöntemler de üreyebiliyor. Mesela öğrencilerle daha sık bir araya gelerek, bunlar aşılabilir. Bir öğrencinin yumurta attı diye, domates attı diye, karga tulumba alıp götürülmesi, ağzının kapatılması da orantısız bir müdahale örneği. Siyasetçinin biraz espri kabiliyeti ile bunu anlayışla karşılaması lazım. Kamer Genç geçenlerde Burhan Kuzu"™ya, "Sizi ziyarete gelmek istiyorum birkaç yumurta ile" demiş, çok hoşuma gitti... Ben siyasilere atılan yumurtalarla ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum; Mülkiye Türkiye"™nin en temel kurumu ve ben de Mülkiye"™nin yanındaki Hukuk Fakültesi"™nden mezunum. Mülkiyelilerin bir İnek Bayramı var; nisan ya da mayıs aylarında kutluyorlar. Her yıl bir ineği alırlar önlerine, Siyasal Bilgiler Fakültesi Cebeci"™dedir, yollar trafiğe kapatılır, inek eşliğinde Kızılay"™a kadar yürürler. Bu yıllardır yapılır. Şimdi, böyle bir geleneksel İnek Bayramı"™na sahip bir kurum, karanfil karşılığı bir obje geliştireceği zaman bu yumurta olmamalıydı; daha yaratıcı olabilirlerdi. Tezek gibi mi mesela!.. (Gülüyor) Yok! Yumurtayı daha önce başkaları kullandı. İnek sütü var, bence inek sütünü şırıngaya çekip bassalardı daha orijinal bir yöntem geliştirmiş olurlardı. Tezek, zarar verici olabilir. Ayakkabı atanlar var, onu gördük... Evet. Ki ayakkabı atılan Bush bile espri yapmıştı, "Ayakkabı 44 numaraymış" diye... Yumurta atılan siyasetçi de bunu bir espri ile karşılayabilseydi iyi olurdu. Bu tür olaylardan gerilim unsuru değil, kaynaşma unsuru çıkarmamız lazım. Çünkü yapılan espri kaynaşmaya zemin sağlayabilir.


0 Yorum Yapılmış , 4809 Defa Okunmuştur.

Köşe Yazısının Tarihi : 1.05.2011



'Yumurta atmak da hak'
Henüz içerik yok
Aşırı Cezalandırma Eğilimi | 3436 Okunma
 Prof.Dr. Vahit BIÇAK
  » Üye Girişi
Kullanıcı adı  :
Şifre  :
Şifremi Unuttum | Üye Kaydı

  » Yayınlanmış Kitaplar
  » Ziyaretçi Defteri
Hakan
Güzel bir içeriğe sahip, emeğe geçenlere başarılar dileğiyle......
Bünyamin Coşkun
Sevgili Vahit Hocam; bir türlü biraraya gelemedik, bari sayfana gözatayım dedim. Her fırsatta takip etmeye çalışıp, eserlerini ve proglam...
Dursun Kaya
hocam siteniz mükemmel üstü çok güzel olmuş,Cenabı allah başarılarınızın devamını nasip etsin selamlar ...
zafer yıldız
Başarılarınızın devamını dilerim... ...
bager çakmak
sayın hocam; yazılarınızı elimden geldiğince takip ediyorum.Türkiyeniin demokratik gelişimine yazılarınızla oldukça büyük katkılar sağlıy...
hessam
merheba vahit bey ben iranda yasiorum ve tehran uni da hukuk okhiyorum sizi taniyorum ve chok chok seviyorum bana email send edin.ben sizi...
Dr. Özcan Güngör
Degerli Hocam, Sizinle tanışmış olmaktan son derece mutlu oldum.ABD'de bu kadar kısa surede güzel ilişkiler kurmak ve geliştirmek de her hu...
yurtsever tamtekin
hocam umarım iyisinizdir gerçi güzel haberlerinizi alıyoruz her şey gönlünüzce olsun ...
  » Anketler
Ceza Genel Hukuku final sınav yöntemi hangisi olmalı?
konu anlatımı
olay çözümü
boşluk doldurma
doğru yanlış
çoktan seçmeli test
hepsinden karışık
farketmez

Sonuçlari Göster
Geçmiş Anketler
  » Bilgilendirme

Bıçak Hukuk Bürosu Web Sitesi Yenilendi!
15.12.2011 11:26:00

Bıçak Hukuk Bürosu Web Sitesi Yenilendi!

www.bicakhukuk.com

...
Yeni tasarımı ile...
21.02.2008 01:32:00

Yeni tasarımı ile vahitbicak.com yayın hayatına devam etmektedir....

  » İstatistikler
Toplam Üye: 484
Toplam Tıklama: 40,089
Toplam Ziyaretçi: 39,371
Toplam Fotoğraf: 50
Toplam Etkinlik: 2
Toplam Yorum: 17
Deftere Yazilan Mesaj: 117
Toplam Haber Sayisi: 537
Online Üye: 0
Online Ziyaretçi: 1
  » Facebook


VahitBicak.Com Prof. Dr. Vahit BIÇAK 'ın kişisel web sitesidir. Bu web sitesinde yer alan
çalışmaların, yazıların, makalelerin her hakkı saklıdır. Ancak kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Her Hakkı Mahfuzdur
© 2008 - vbicak@vahitbicak.com