|  Giriş Sayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle 
 
   
Haberler

  

 
Terörle Mücadelede AİHM Rejimi

Terörle Mücadelede AİHM Rejimi


Bıçak: AİHM'nin terörle mücadele gereklerini göz önünde tutarak taraf devletlere temel hakları sınırlama konusunda geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Bununla birlikte, Devletlerin terörle mücadele amacıyla aşırı şiddete yönelmeleri AİHM önünde Sözleşmeye taraf devletleri zor durumda bırakabilmektedir. Yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik yasağı ve kanunilik ilkesinin terörle mücadele gerekçesiyle de olsa askıya alınmasını AİHM kabul etmemektedir.
(Prof. Dr. Vahit Bıçak, Taraf, 12 Ekim 2008, HerTaraf)Terör ülkemizin yabancı olduğu bir olgu değildir. 1968 sonrasında ortaya çıkan "sağ-sol kavgası", 1973 sonrasında ortaya çıkan "ermeni terörü", 1975 sonrasında ortaya çıkan "mezhep çatışmaları" ve 1984 ortalarında ortaya çıkmış olmakla birlikte halen devam etmekte olan "etnik bölücü terör" en yüce değer olan insan yaşamına yönelik çok sayıda saldırı gerçekleştirmiş ve binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına, sakat kalmasına, yerinden olmasına neden olmuştur. İnsan hakları ve demokratikleşme yolunda atılan adımların bir neticesi olarak 2000 li yılların başlarında terör olgusunda göreceli bir azalma gözlemlenmişti. Ancak, 2005 yılından itibaren insan hakları ve demokratikleşme konularında yerinde sayılmaya başlanılması, ulusal ve uluslar arası çeşitli gelişmelerin etkisiyle, 2007 ve 2008 yılları ülkemizde terör olgusunun yoğun bir şekilde yeniden yaşandığı bir dönem olmuştur. Terör saldırıları sonucu, neredeyse her gün şehit verilir hale gelinmiştir. Bu durum karşısında terörle mücadele konusunda atılacak adımlar toplumun ve resmi kurumların öncelikli gündem maddesi haline gelmiştir. Terörle mücadele sürecinde atılacak adımlar konusunda çeşitli ülkelerin yürütme organları yanında, uluslar arası kurum ve kuruluşların terörle mücadele sürecine destekleri de önem kazanmaktadır. Bilindiği gibi, Türkiye Avrupa Konseyi"™nin kurucu üyelerindendir. Avrupa Konseyinin yargı organı olan AİHM yargı yetkisini de kabul etmiştir. Bundan dolayı, terörle mücadele sürecinde uygulanan normlar veya bu süreçte atılan adımlar, daha önceki yıllarda AİHM önüne götürüldüğü gibi, önümüzdeki süreçte de AİHM önüne çeşitli kişi veya kurumlarca götürülmesi muhtemeldir. Bu nedenle, devam eden satırlarda terörle mücadele edilirken demokratik toplumda uyulması gereken kuralların neler olması gerektiği konusunda AİHM"™nin yaklaşımı ana hatlarıyla ortaya konulmaya çalışılacaktır. 2. Yaşama Hakkı Yargı alanlarında yaşayan kişileri muhtemel terör saldırılarına karşı korumak şeklinde Devletlerin pozitif bir yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülük Sözleşmesinin ikinci maddesinde düzenlenen yasama hakkını koruma yükümlülüğünden kaynaklanmaktadır. Ancak, terör suçu mağdurları Devletlerinin kendilerini koruma yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle AİHM'ne başvuru yapma konusunda fazla istekli bulunmadıkları da bir vakıadır. Bazı zorunluluklar bulunması durumunda yaşama hakkına müdahaleye Sözleşme izin vermiştir. Ancak müdahalenin izin verilebilir olduğu sonucuna ulaşılabilmesi için AİHM kişileri teröre karşı koruma amacıyla kullanılan şiddetin orantılı olup olmadığı, terörle mücadele operasyonunun öldürücü kuvvet kullanımını en aza indirecek ölçüde planlanması ve denetlenmesinin sağlanıp sağlanmadığını incelemektedir. McCann, Frawell & Savage / İngiltere davasında (27 Eylül 1995) öldürme ile son bulan eylemin mutlak zorunluluk sonucu olması gerektiği AİHM tarafından ifade edilmiştir. Güç kullanımı ile güdülen meşru amaç arasındaki orantıyı da AİHM dikkate almaktadır. Aytekin / Türkiye davasında (18 Temmuz 1997) meşru güç kullanımının ulaşılmak istenen amaçla "orantılı" ve "mutlak zorunlu" nitelikte olması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, Yaşa / Türkiye davasında (2 Eylül 1998) olayın terörün etkili olduğu bir bölgede meydana gelmiş olmasının Devletin etkili soruşturma yapma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı sonucuna varılmıştır. 3. Terörle Mücadele"™de Alınabilecek Tedbirler AİHM demokrasi ve insan hakları arasında karşılıklı ilişki olduğunu vurgulayarak yargı alanlarında yaşayan bireylerle ilgili Devletlerin sınırsız takdir yetkisine sahip olduklarının söylenemeyeceği belirtmiştir. Sınırsız bir takdir yetkisinin demokrasiyi zayıflatacağı, hatta tahrip edeceği; terörizmle mücadele gerekçesiyle de olsa taraf devletler gerekli gördükleri her türlü tedbiri alamayacakları ifade edilmiştir. (Klass ve diğerleri / Almanya, 6 Eylül 1978, para. 28, 49). Demokrasinin ve demokrasinin kurumlarının korunması konusunda genel kamu yararıyla bireyin haklarının korunması arasındaki genel kamu yararı arasındaki denge, AİHM kararlarında göz önünde tutulmaktadır. Demokratik toplumun korunması ihtiyacıyla bireyin haklarını koruma arasında uzlaşma sağlanması, AİHS sisteminin özünde mevcut bulunduğu ifade edilmektedir. AİHM, terörle mücadele ile bağlantılı somut problemleri, kendi önüne getirilen davalarda dikkate almaya hazır bulunduğunu ifade etmektedir. Terörle mücadele amacıyla yürütülen soruşturmanın da AİHS'ne uygun olması gerekmektedir. Mahkeme terörle mücadele amacıyla her türlü yöntemin kullanılabilmesine izin vermemektedir. Örneğin, terörle mücadele sürecinde de işkence yasağı devam etmektedir. İşkence yasağı mutlak bir yasaktır. Mahkeme, işkence yasağının mutlak bir yasak olduğu olgusuna birçok kereler dikkat çekmiştir. İşkence yasağı, demokratik toplumun en temel değerlerinden birisidir. Bu yasağın ortadan kaldırabileceği, askıya alınabileceği herhangi bir durum bulunmamaktadır. İşkence yasağı açısından sanığın işlediği suçun ne olduğunun hiçbir önemi bulunmamaktadır. İşkence ve kötü muamele yasağı açısından mağdurun tavırlarının da bir önemi yoktur. Terör saikiyle işlenen suçların doğasından gelen güçlükler ve soruşturmanın gerekleri de bireyin vücut bütünlüğüne müdahaleye gerekçe olamamaktadır. 4. Terör Gerekçesiyle Hakların Askıya Alınması Sözleşmenin 15. maddesi Sözleşmeye taraf devletlere savaş durumunda veya ulusun varlığını tehdit eden genel tehlike halinde Sözleşmede güvence altına alınan hakları askıya alabilme yetkisi vermiştir. Ancak bu madde askıya alma uygulamasını sınırlandırmıştır. Yaşam hakkı (md.2), işkence yasağı (md. 3), kölelik yasağı (md. 4/1) ve kanunilik ilkesi (md 7) nin hiçbir şekilde askıya alınması kabul edilmemiştir. Askıya almanın şartlarının oluşup oluşmadığını AİHM'si kendi denetim yetkisi içinde görmektedir. Hakların askıya alınmasını Brannigan and Mc Bride davasında inceleyen AİHM (26 Mayıs 1993), terörizmin hakların askıya alınmasını haklı çıkarabileceğini, yargı organının görüşüne aykırı olarak birisinin gözaltına alınmasının takdir yetkisini aşmayacağına karar vermiştir. Bununla birlikte askıya alma konusunda taraf devletler sınırsız takdir yetkisine sahip değildir. Mevcut krizin gerektirdiğinin ötesinde tedbirlere başvurulup başvurulmadığını denetlemek AİHM'nin görevidir. Bu incelemeyi yaparken AİHM nin dikkat alacağı faktörler; askıya alma işlemiyle etkilenen hakların doğası, acil duruma yol açan nedenler ve acil durumun süresidir. Askıya almayı mazur gördüğü durumlarda bile AİHM, otuz gün poliste gözaltında tutma işlemini Sözleşmenin ihlali olarak değerlendirmiştir. Sözleşmenin 15. maddesi olağanüstü hallerde devletlerin yükümlülük azaltmasına olanak sağlamaktadır. Devletler gerektiğinde bir kısım hakları "kısmen" veya "geçici" olarak askıya alabilmektedir. Lawless / İrlanda davasında (18 Ocak 1978) mahkeme kararı olmadan tutuklama yapılmıştır. Komisyon bu davada "olağanüstü bir durumun varlığını" üç gerekçeye dayanarak kabul etmiştir. İlk olarak, IRA askeri yapıda bir örgüttür, demokratik prensiplere ve İrlanda devlet kurumlarına karşı ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. İkinci olarak, olayın gerçekleştiği dönemde "sürekli ve korkunç bir şekilde artan" terörist eylemler meydana gelmektedir. Üçüncü olarak, Uluslar arası hukukun İrlanda Cumhuriyetine kendi bölgesinin bir başka devletin (Birleşik Krallık) hedeflerine yönelik silahlı eylemlere başlangıç noktası ya da üs olarak kullanılmasına müsaade etmemektedir. Olağanüstü hallerde yükümlülük azaltmanın şekle ve alınan önlemlere ilişkin bazı şartları bulunmaktadır. Şekle ilişkin şartlar; Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine alınan önlemleri içeren bildirimin sunulması, alınan önlemlerin gerekçelerinin bildirilmesi ve bu bildirimin gecikme olmaksızın yapılması şeklindedir. Alınan önlemlere ilişkin şartlar ise; alınan önlemlerin ulaşılmak istenen amaçlarla orantılı olması, önlemlerin ayrımcı olmaması ve önlemlerin uluslararası hukuktan kaynaklanan diğer yükümlülüklere aykırı olmaması şeklindedir. 5. Hareket Özgürlüğünün Sınırlandırılması Terör suçu sanıklarının hareket özgürlüklerinin sınırlandırılabilmesi için terör suçu işlediklerine dair makul şüphe olması gerekir. Mahkeme terörizmle mücadelenin hareket özgürlüğünü sınırlamak için meşru bir amaç olduğunu kabul etmekte ancak bu mücadelenin her tedbire başvurmayı haklı çıkaramayacağı kanaatini taşımaktadır. Örneğin, terörle mücadele, gözaltı süresinin uzatılmasını haklı çıkarabilir ancak gözaltı işleminin yargısal denetime tabi olmasının engellenmesini haklı çıkaramaz. Kişi özgürlüğü keyfi olarak sınırlandırılmamalıdır. Yürütmenin özgürlüğü kısıtlama işlemi yargı denetimine konu olmalıdır. Tutuklama tedbirine başvurulabilmesi için "makul şüphe" bulunmalıdır. Makul şüphe bulunmasının ön şartı, tarafsız bir kişiyi bir kişinin suç işlemiş olabileceğine ikna edebilecek olguların ve bilgilerin olmasınıdır. "Makul şüphe"nin hangi durumlarda var olduğunun tespiti olayın tüm şartlarının değerlendirilmesiyle anlaşılabilir. Bu açıdan terör saikiyle işlenen suçlar özel bir kategori oluşturabilir. Hayat kaybı riski söz konusu olduğundan kolluk gizli kaynaklardan gelen bilgilerde dahil olmak üzere tüm bilgileri değerlendirerek çok acil hareket etmek durumundadır. Terör durumlarında da "makul şüphe" şartı ortadan kalkmaz. Ancak terör saikiyle işlenen suçlarda tutuklamaya yol açan olgunun veya bilginin gizli olan kaynağını açıklamaya taraf devlet zorlanılamaz. Terörle mücadelede gizli bilgi kullanılmasının temel bir gereklilik olduğunu mahkeme kabul etmiştir. 7. Özgürlükleri Yok Etme Özgürlüğü AİHS'nin 17. maddesi "özgürlükleri yok etme özgürlüğü" tanınamayacağını genel ilke olarak kabul etmiştir. Bu yasak devletler açından olduğu gibi gruplar ve bireyler açısından da geçerlidir. Terörist faaliyetlerden kaynaklanan başvuruların incelenmesini, AİHM bu madde çerçevesinde değerlendirmektedir Hiç kimse Sözleşme"™de öngörülen düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade ve basın özgürlüğü ve toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne dayanarak, bu özgürlükleri, Sözleşme ile güvence altına alınmış olan hür demokratik düzeni yıkmak amacıyla kullanamaz. Komünist parti / Almanya davasında (20 Temmuz 1957) rejimi diktatörlüğe götüren faaliyetler, Sözleşmenin öngördüğü bir çok özgürlüğün yok edilmesine yol açacağından Sözleşmenin temel amacı ile bağdaşmaz kararı verilmiştir. 8. Sonuç AİHM'nin terörle mücadele gereklerini göz önünde tutarak taraf devletlere temel hakları sınırlama konusunda geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Mahkeme, tutukluluk ve hükümlülük koşulları, haberleşme ve özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü konularında terörün önlenmesi amacıyla getirilen sınırlamaları kabul etmekte, ancak bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gerekleri ile uyumlu olması koşulunu aramaktadır. Bununla birlikte, Devletlerin terörle mücadele amacıyla aşırı şiddete yönelmeleri AİHM önünde Sözleşmeye taraf devletleri zor durumda bırakabilmektedir. Yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik yasağı ve kanunilik ilkesinin terörle mücadele gerekçesiyle de olsa hiçbir şekilde askıya alınmasını AİHM kabul etmemektedir.


0 Yorum Yapılmış , 885 Defa Okunmuştur.

Haberin Tarihi : 12.10.2008



Terörle Mücadelede AİHM Rejimi
Henüz içerik yok
Aşırı Cezalandırma Eğilimi | 3436 Okunma
 Prof.Dr. Vahit BIÇAK
  » Üye Girişi
Kullanıcı adı  :
Şifre  :
Şifremi Unuttum | Üye Kaydı

  » Yayınlanmış Kitaplar
  » Ziyaretçi Defteri
Hakan
Güzel bir içeriğe sahip, emeğe geçenlere başarılar dileğiyle......
Bünyamin Coşkun
Sevgili Vahit Hocam; bir türlü biraraya gelemedik, bari sayfana gözatayım dedim. Her fırsatta takip etmeye çalışıp, eserlerini ve proglam...
Dursun Kaya
hocam siteniz mükemmel üstü çok güzel olmuş,Cenabı allah başarılarınızın devamını nasip etsin selamlar ...
zafer yıldız
Başarılarınızın devamını dilerim... ...
bager çakmak
sayın hocam; yazılarınızı elimden geldiğince takip ediyorum.Türkiyeniin demokratik gelişimine yazılarınızla oldukça büyük katkılar sağlıy...
hessam
merheba vahit bey ben iranda yasiorum ve tehran uni da hukuk okhiyorum sizi taniyorum ve chok chok seviyorum bana email send edin.ben sizi...
Dr. Özcan Güngör
Degerli Hocam, Sizinle tanışmış olmaktan son derece mutlu oldum.ABD'de bu kadar kısa surede güzel ilişkiler kurmak ve geliştirmek de her hu...
yurtsever tamtekin
hocam umarım iyisinizdir gerçi güzel haberlerinizi alıyoruz her şey gönlünüzce olsun ...
  » Anketler
Ceza Genel Hukuku final sınav yöntemi hangisi olmalı?
konu anlatımı
olay çözümü
boşluk doldurma
doğru yanlış
çoktan seçmeli test
hepsinden karışık
farketmez

Sonuçlari Göster
Geçmiş Anketler
  » Bilgilendirme

Bıçak Hukuk Bürosu Web Sitesi Yenilendi!
15.12.2011 11:26:00

Bıçak Hukuk Bürosu Web Sitesi Yenilendi!

www.bicakhukuk.com

...
Yeni tasarımı ile...
21.02.2008 01:32:00

Yeni tasarımı ile vahitbicak.com yayın hayatına devam etmektedir....

  » İstatistikler
Toplam Üye: 484
Toplam Tıklama: 543,368
Toplam Ziyaretçi: 533,458
Toplam Fotoğraf: 50
Toplam Etkinlik: 2
Toplam Yorum: 17
Deftere Yazilan Mesaj: 120
Toplam Haber Sayisi: 537
Online Üye: 0
Online Ziyaretçi: 1
  » Facebook


VahitBicak.Com Prof. Dr. Vahit BIÇAK 'ın kişisel web sitesidir. Bu web sitesinde yer alan
çalışmaların, yazıların, makalelerin her hakkı saklıdır. Ancak kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Her Hakkı Mahfuzdur
© 2008 - vbicak@vahitbicak.com